Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs)
“KIL BİR HASTALIK”: KIL DÖNMESİ!
Halkımız tarafından kıl dönmesi olarak bilinen ve Latince adı pilonidal sinüs olan hastalığın, aslında Latince karşılığını kıl yuvası olarak çevirebiliriz. İçinde kılların olduğu kanal veya kanallar bulunur. Hastalık bundan 135 yıl kadar önce bugünkü anlamıyla tanımlanmıştır.
Hastalığın en çok yerleştiği bölge kuyruk sokumu bölgesidir. Daha nadir olarak, göbek deliğinde, koltuk altında, kasıklarda, apış arası, parmakların arası gibi farklı bölgelerde de görülebilmektedir.
Önceleri hastalığın doğuştan var olduğu düşüncesi benimsenmiş iken bugün daha çok sonradan kazanıldığı fikri popülerdir. Ergenlikle beraber, o bölgedeki kıl köklerine seks hormonlarının etkisi ile meydana gelir. İlk belirtiler genellikle 20’li yaşlarda ortaya çıkar. Erkeklerde daha sık görülür. Koyu tenli, fazla kıllı ve şişman kişilerde daha sık görülmekle birlikte tam tersi, bayan, açık tenli tüysüz kişilerde de bazen karşımıza çıkabilmektedir.
Hastalık en sık, kuyruk sokumunda apse oluşumuna bağlı ağrı ve şişlik ile ilk belirtilerini verir. Bunun haricinde kuyruk sokumunda bazen pis kokulu akıntı olabilir. Çamaşırda lekeler şeklinde fark edilebilir.
Teşhis hekim muayenesi ile konulur. Özel görüntüleme tetkik ihtiyacı nerede ise hiç yoktur. Hastalığın bulunduğu yerde, apse görülebildiği gibi, apsenin olmadığı durumlarda bir veya çok sayıda küçük delikler görülebilir. Deliklerin uçlarında kıllar görülebilir. Çekildiğinde kolayca dışarı çıkan kıl demetleri saptanabilir. Cilt altında sertlik bulunabilir ve buraya basıldığında delikten iltihaplı sıvı çıkabilir.
Tedavi yöntemleri konusunda tartışmalar sürmektedir. Bazı hekimler, kılları temizleyip sadece bu bölgenin tıraşlanmasını önerebilir. Basit bir yöntem olmakla birlikte nüks oranı yüksektir.
Eski zamanlarda kullanılan fakat son zamanlarda yeniden popüler olan “fenol” yöntemi gittikçe daha çok hekim tarafından benimsenmektedir. Küçük bir kesiden kıllar temizlendikten sonra sinüs içerisi, fenol ile dağlanarak, hastanın hastaneye yatışını gerektirmeden, lokal anestezi ile bile uygulanabilen pratik bir yöntemdir.
Hastalıklı bölgenin tamamen çıkarılması daha ileri hastalık olgularında tercih edilebilir. Bu bölge çıkarıldıktan sonra açık bırakılabilir. Tekrar ihitimali daha düşük olmakla birlikte iyileşme süresinin uzunluğu dezavantajdır.
Çıkarılan bölgenin dikiş ile kapatılması yara iyileşmesini hızlandırır fakat tekrar ihtimali daha yüksektir. Daha geniş bölgeye yayılan hastalıkta ise; flap yöntemleri kullanılabilir. Çeşitli şekilleri vardır. Etraf dokudan sağlam bölge, çıkarılan hastalıklı alana kapatılabilir. Daha hızlı, gerginliksiz bir operasyon olmakla birlikte, geniş alana müdahale edilmesi, çok sayıda dikiş olması gibi dezavantajları da vardır.
Sonuç olarak “kıl dönmesi hastalığının” ismi basit gibi görünse de, tekrar problemi yüzünden, “kıl bir hastalık” olduğunu söyleyebiliriz.