Sünnet Nedir ?
Sünnet, erkeklerde penis başını örten ve koruyan üstderinin çıkarılması işlemidir. Dini veya kültürel gerekçelerle toplum tarafından erkeklere uygulanır. Sünnetin ilk olarak ne zaman ve ne gerekçe ile yapılmaya başlandığına dair kanıt yoktur.
Özellikle hijyenik olmayan erkeklerde sünnetin AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar ile penis riskini azalttığı tespit edilmiştir. Sünnetin, penisin ısı hassasiyetini artırarak erken boşalma sorununu tetiklediği yönünde veriler bulunmakla beraber tam aksine haz barajını yükselterek erken boşalma sorunu tedavisinde etkili olduğu yönünde veriler de vardır.
Sünnet Uzman hekimlerce yapılmalıdır. Steril malzeme kullanılmalıdır. Uygunsuz steril olmayan malzeme ile yapılan sünnetlerde yara enfeksiyonlarının yanısıra Hepatit, AIDS gibi hastalıklara yakalanması açısından risk oluşturmaktadır. Ayrıca ehil olmayan kişilerce yapılması sonucu hatalı kesim riski artmaktadır.
Farklı düşünceler olmakla birlikte sünnetin doğumdan sonraki ilk bir yaşta veya 6 yaşından sonra yapılması tavsiye edilmektedir.
Yöntem olarak klasik Cerrahi sünnetin iyileşme açısından daha iyi olduğu kabul edilmektedir.
Sünnet dini bir olay da olduğu için, sünnet esnasında gerektiği şekilde tekbir de getirmekteyiz.
Sünnet nedir?
Türkçe anlamı olarak sünnet, erkeğin cinsel organındaki fazla derinin, kesilip ayrılması işlemidir. Arapça’da bunun karşılığı olan “hıtân” kelimesi, kadının cinsiyet organının üst kısmındaki derinin kesilerek yapılan sünnet işlemidir. “İzâr” hem erkek hem kadının, “hafd” ise yalnız kadının sünnet edilmesini belirtir. Araplarda Sünnetsiz olanlara “aklef” denir.
Sünnetin tarihçesi
Sünnet, ilkel toplumlarda ve gelişmiş ülkelerde dinî-kültürel bir ritüel biçiminde uygulanmış, aynı zamanda tedavi edici ve hastalık önleyici yönüyle modern tıpta yer almıştır. Yahudierde, İslâm, Kıptî Hıristiyanlık’ta sünnet yer almakla birlikte tarih öncesi dönemlere ve farklı coğrafyalarda da sünnet yapılmıştır. (Eski Mısır, Afrika, Amerika ve Pasifik). Eski Mısır’da MÖ 2400 yıllarında din adamı / yönetici sınıfı tarafından ergenlik ritüeli şeklinde uygulanmıştır. Buradan Mısır ve civarında yaşayan Sâmîler’e ve diğer topluluklara geçtiği ileri sürülmüştür. Tevrat’ta erkek çocukların sünnet edilmesi, Tanrı ile İbrâhim nesli arasında yapılan ahdin işareti, dolayısıyla bir tür dinî-etnik damga biçiminde sunulmakla birlikte İsrâiloğulları ve Mısırlılar dışında Sâmî soyuna mensup bulunan Edomlular, Ammonlular ve Moavlılar’ın da erkeklerini sünnet ettiklerine işaret eder. Araplar arasında İslâm’ın ortaya çıkışından önce de İsmâilî soydan gelmeleri sebebiyle sünnet uygulaması mevcuttu. Mûsâ’nın Midyanlı karısından ilk doğan oğullarını bizzat sünnet ettiğine dair bir diğer Tevrat pasajından hareketle, İbrâhim soyundan olan Midyanlılar’ın da buna âşina olduklarını söylemek mümkündür. Grek kültüründe bedenin mükemmel yapısını bozucu olarak görülen sünnet uygulaması Helenistik ve onu takip eden Roma dönemlerindeki baskıların yasaklaması sebebiyle gerileme gösterse de yahudilerin yanı sıra bazı hıristiyan grupları, Nabatîler (Araplar) ve Mısır’ın seçkin kesimi arasında devam etmiştir. Tevrat’ta yer alan bilgilere göre İbrâhim doksan dokuz yaşında iken sünnet emrini aldığında on üç yaşındaki oğlu İsmâil ve evin bütün diğer erkekleriyle birlikte kendisi de sünnet olmuş, daha sonra doğan oğlu İshak’ı aynı emrin gereği olarak sekiz günlük iken sünnet etmiştir.
Kitâb-ı Mukaddes araştırmacılarına göre ise Filistin’e yerleşmeden önce İsrâiloğulları eski bir Sâmî âdeti olan ergen sünnetini devam ettirmiştir; uygulamanın yeni doğan çocukların sünnetine dönüşmesi daha sonraki dönemde gerçekleşmiştir.
Hıristiyanlıkta Sünnet; İncillere bakıldığında sünnetin önemli bir yahudi âdeti olduğunu, Îsâ’nın bu âdete uygun biçimde sekiz günlükken sünnet edildiğini ve uygulamayı reddetmediği bilgisi vardır. “Pavlus”, sünneti fizikî olmaktan ziyade mânevî bir durum (kalbin sünneti) diye tanımlamış ve yahudi soyundan olmayan hıristiyanların sünnet edilmesine şiddetle karşı çıkmıştır. Hıristiyan kimliğinin belirleyicisi olarak sünnetin yerine vaftiz uygulaması Yahudi şeriatına sâdık kalan ilk yahudi-hıristiyanlar arasında sünnet uygulaması devam etmiştir. Ortaçağ’da gizli bir yerde muhafaza edildiğine inanılan Îsâ’nın sünnet derisine büyük önem verilmesine, gerek Doğu gerekse Batı kiliselerinde Îsâ’nın sünnet edildiği gün (Jülyen takvimine göre 1 Ocak) kutsal bir gün diye kutlanmasına rağmen sünnet uygulaması yahudilerle bağlantısı sebebiyle Katolik dünyasında olumsuz bir içeriğe sahip olmuş ve 1442’de papalık tarafından resmen yasaklanmıştır. Günümüzde dinî bir âdet şeklinde sadece Mısır (Kıptî), Etiyopya ve Eritre’deki Ortodoks hıristiyanların yanı sıra bazı Afrika kiliselerinde uygulanmakta, fakat bilhassa cemaate yeni katılanlar için bir gereklilik olarak görülmemektedir.
Sünnet Avustralya, Polinezya, Malinezya ve Amerika yerlileriyle çeşitli Afrika kabilelerinde eski Mısır toplumunda olduğu gibi çocukluktan yetişkinliğe geçiş ve cemaate katılma töreni kapsamında yapılmaktadır.
Kız sünneti; hatalı şekilde müslüman toplumlarla özdeşleştirilmekle birlikte gerçekte bu uygulama birçok müslüman ülkede bilinmez. Yaygın olduğu ülkelerde ise (Mısır ve Orta Afrika-bilhassa Etiyopya, Somali, Kenya, Nijerya ve Sudan) müslüman kesimde daha fazla rağbet görmekle beraber o bölgeye has bir âdet şeklindedir. Güneydoğu Asya’daki (Malezya, Endonezya ve Singapur) varlığı ise doğrudan İslâm’ın etkisinden ziyade, bu uygulamanın yaygın olduğu bölgelerden göç eden müslümanların gittikleri yerlerde bunu kültürel bir âdet halinde devam ettirmelerinin sonucudur. Öte yandan kız sünneti uygulamasına Avustralya’nın bazı yerli kabileleriyle bir kısım Latin Amerika ülkelerinde (Brezilya, Meksika ve Peru) rastlanmaktadır.
Günümüzde tıbbî gerekçeye dayalı kız sünneti onaylanmazken, erkek çocuk sünneti Amerika Birleşik Devletleri’nde belli hastalıkların (prostat ve rahim ağzı kanserleri, idrar yolları enfeksiyonu, HIV (AIDS)) önlenmesinde karşıt görüşlere rağmen hâlâ geçerli bir yöntemdir. Geçmiş dönemlerde çok daha yaygın olan erkek çocuk sünneti Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Kanada’da gerileme göstermiştir; İngiltere ve Yeni Zelanda’da ise çok düşük seviyede uygulanmaktadır.
Semavî dinlerde, Hz. İbrâhim’in uygulamasına dayandırılan sünnet geleneği İslâmiyet’te de devam etmiştir. Tevrat’ta Hz. İbrâhim’in ilâhî emre uyarak doksan dokuz yaşında iken on üç yaşındaki oğlu İsmâil’le aynı günde, bir hadiste ise seksen yaşında kadûmla (marangozlukta kullanılan kesici alet) veya Kadûm’da (Suriye’de bir yer) sünnet olduğu belirtilir. Hz. İbrâhim’den sonra yahudiler ve Araplar atalarından kalan geleneği sürdürmüştür. Câhiliye Arapları’nda kadınlar da sünnet edilirdi. Günümüzde erkek çocukların sünnet edilmesinin kadın ve erkek sağlığı açısından önemi anlaşılmış, bu girişim hıristiyan toplumlarında da yaygınlaşmaya başlamıştır.
Sünnet Hz. Peygamber’in hadislerinde sünnet, fıtrat gereği yapılan işler arasında sayılmıştır Burada fıtrata “âdet ve sünnet” anlamı verildiği gibi bu kelime ile sünnet mahallindeki deriyi almanın yaratılışı bozma mânasında olmayıp tırnak kesme, koltuk altındaki tüyleri temizleme gibi insana yaraşan fiiller sayıldığına işaret edildiği yorumu da yapılmıştır. Peygamberimizin İslâmiyet’e girmek isteyen kimseye sünnet olmasını emrettiği, yönündeki hadislerle “güvenilir hadis durumuyla ilgili tartışmalar bulunsa da” sünnetsiz kimsenin Kâbe’yi tavaf edemeyeceği, namazının kabul olmayacağı ve kestiği hayvanın etinin yenmeyeceği yönündeki sahâbî ve tâbiî sözleri İslâm kültüründe bu geleneğin yerini göstermesi açısından önem taşımaktadır. Hz. Peygamber’in sünnetli doğduğu yaygın şekilde kaydedilmekle birlikte yedi günlükken dedesi Abdülmuttalib tarafından sünnet ettirildiğine dair rivayetin daha kuvvetli olduğu belirtilir.
Sünnet olmanın hükmü Hanefî ve Mâlikîler’e göre sünnet, Şâfiî ve Hanbelîler’e göre vâciptir. Ancak Hanefîler bunu ezan gibi İslâm’ın sembol hükümlerinden sayarlar ve topluca terkedilmesine izin verilmeyeceğini belirtirler. İmam Mâlik’ten, sünnet olmayan kişinin imamlık yapamayacağı ve şahitliğinin kabul edilmeyeceği nakledilmiştir.
Sünnetin ve sünnet töreninin Osmanlılar’daki yaygın uygulaması da bu yöndedir. Şehzadeler temyiz çağında sünnet ettirilir, ondan sonra sancağa çıkarılırdı. Buna karşılık çocuğun temyiz çağına ulaştığında kendini bu engeli aşmış halde bulmasının psikolojik açıdan daha yararlı olacağını düşünenlere göre sünnet doğumdan sonra geciktirmeden yapılmalıdır. Hz. Peygamber’in, torunları Hasan ve Hüseyin’i yedi günlükken sünnet ettirdiğine dair rivayete dayanan Şâfiîler, çocuğun doğumun yedinci gününde sünnet edilmesini müstehap görürken diğer üç mezhepte bu rivayet kuvvetli bulunmamış ve belirtilen uygulama Yahudiliğe benzeme görünümü taşıdığı için mekruh sayılmıştır.
Sünnet vesilesiyle ziyafet verip eğlence tertip edilmesi çok eskilere uzanan bir gelenektir. Resûl-i Ekrem döneminde örneği bilinmemekle birlikte ashap devrinde sünnet düğünlerinin yapıldığına dair rivayetler vardır.
Türk toplumlarında öteden beri sünnet törenlerine önem verilmiş, sünnet düğünleri etrafında zengin bir gelenek oluşmuştur. Osmanlılar’da devlet büyüklerinin çocukları ve özellikle şehzadeler için tertiplenen sünnet düğünleri çok görkemli olurdu.
(Kaynak İslam Ansiklopedisi)
Sünnetin faydaları nelerdir?
Sünnet; penis ucu temizliğinin sağlanması, tekrarlayan penis ucu iltihaplarının önlenmesi, yeni doğan döneminde yapılırsa, idrar yolu iltihabı görülme riskinin düşürülmesi, cinsel yolla bulaşan hastalıkların azalması, sünnetli erkeklerin cinsel temasta bulundukları kadınlarda, rahim ağzı kanseri riskinin azalması, penis başı kanseri riskinin azalması gibi faydaları vardır.
Sünneti kim yapmalı?
Sünnet uzman bir doktor tarafından yapılmalıdır. Bu doktor, Genel Cerrah, Ürolog, Çocuk Cerrahı, Plastik Cerrah… gibi farklı cerrahi branş hekimi olabilir. Sünnet konusunda deneyimi olan bir hekim tercih sebebidir.
Uzman bir hekim tarafından yapılmayan sünnetlerde; steril malzeme kullanılmaması, yara enfeksiyonu görülme ihtimalini arttırdığı gibi, hepatit B, hepatit C veya HIV (AIDS) gibi bir takım ciddi enfeksiyonlara yol açabilir. Ayrıca penis başı yaralanmaları, sünnet derisinin gereğinden az veya fazla kesilmesi, idrar deliği yaralanmaları, kanama… gibi bir çok komplikasyonun ortaya çıkma olasılığı artar. Sünnet, uzman hekim tarafından yapılarak yara dikildiği için iyileşme daha hızlı olur ve sünnet sonrası kanama gibi riskler daha düşük olur.
Sünnet nasıl bir anestezi ile yapılmalıdır?
Sünnet gerektiği zamanlarda genel anestezi altında yapılabilir. Bu özellikle aşırı fobisi olan, sünnet esnasında hareketli olan çocuklarda tercih yöntemidir. Sünnet için Genel anestezi tercih sebebi olmakla birlikte, gereksiz anestezi ilacı almama adına lokal anestezi ile de uygulanabilir. Bebekler fazla bir şeyin farkında olmadıkları için lokal anestezi ile kolaylıkla sünnet edilebilir. Yaşı yeterli olgunluğa ulaşmış, sünnet fobisi olmayan çocuklar, “gerektiği şekilde bilgilendirilerek” kolayca sünnet yapılabilir. Biz birçok çocuğa “I pad” veya “tablet” ile oyun oynarken kolayca sünnet yapabilmekteyiz.
Sünnet Hangi yaşlarda yapılmalıdır?
Sünnet yapma yaşı ile ilgili farklı görüşler de bulunmakla birlikte; genellikle; tıbbi zorunluluk olmaksızın, isteğe bağlı sünnet için önerilen bazı yaş grupları vardır. Bu dönemler 6 ile 15 ay, 2 ile 4 yaş ve 7 ile 10 yaş aralarıdır.
4-6 yaş döneminde erkek çocukların ruhsal-cinsel gelişimi açısından kritik bir dönemdir. Çocuğun sağlıklı bir şekilde ruhsal-cinsel gelişimini tamamlayabilmesi için tıbben zorunluluk olmadıkça 4-6 yaş arasında sünnetten kaçınılması önerilir. Bu sebepler nedeniyle bazı uzmanlar ise 2 ile 7 yaş arasında sünnet yapılmamasını önermektedirler.
Sünnet yapılması zorunlu olduğu, ara yaşlarda bulunan çocuklarda genel anestezi tercih etmek daha uygundur.
Sünnet sonrası biz bandaj veya sargı uygulamıyoruz. Bandajları açarken çocuk daha fazla sıkıntı duyabilmektedir. Genellikle ilk gün dışında ağrı kesici ihtiyacı olmamaktadır. Normalde sünnet öncesi koruyucu antibiyotik gerekmemektedir. Sonrası gelişebilecek enfeksiyon durumlarında ihtiyaç olabilir.
Son olarak “Hipospadias” dediğimiz, idrar kanalının doğuştan, penisin alt tarafına açıldığı durumda, sünnet yapılmamasının gerektiği bir durum vardır. Bu bozukluğun düzeltilmesi için, yapılacak ameliyatta sünnet derisi kullanılacağı için sünnet yapılmamalıdır.